-Doğal afetler balı da vurdu…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: -"Don ve kuraklık, bazı bölgelerde kovan verimini düşürdü"-"Son günlerde mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sıcak havalar da arıları olumsuz etkiledi"
-"Girdi fiyatları ve verim düşüklüğü maliyeti artırdı"
-"Üretimin 2013 seviyesi olan 94 bin 694 tonun altında gerçekleşmesi bekleniyor"
-"Ülkemizde zengin flora olan birçok yörede üretilen balların kalitesi artışılmazdır"
-"Üreticilerimizin hasar tespiti için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerine başvurmaları gerekiyor"
Ankara – 17.08.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bal hasadının sıkıntılı başladığını, doğal afetlerin bu yıl bal üretimini vurduğunu bildirerek, "Don ve kuraklık bazı bölgelerde kovan verimini düşürdü. Son günlerde yaşanan sıcak havalar da arıları olumsuz etkiledi" dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, girdi fiyatları ve verim düşüklüğünün balda maliyeti artırdığını belirtti. Kovan başı bal üretiminin bu yıl düşük kalacağını, kış aylarında yağışların yetersiz kalması, Mart ayı sonunda yaşanan zirai don, son günlerde mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sıcak havaların arıları ve bal üretimini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
"Doğal afetler, bazı yöreler hariç bal üretiminde düşüşlere neden oldu. Bu nedenle bu yıl rekoltenin, 2013'deki 94 bin 694 tonluk rekoltenin altında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Mart, Mayıs ve Haziran aylarında birçok bölgemizin yağışlı geçmesi, rekoltenin daha da düşmesini önledi.
Ülkemiz 6 milyon 641 bin koloni sayısıyla dünyada ilk sıralarda geliyor. Buna karşın koloni başına yıllık yaklaşık 14-15 kilogram bal verimi düşük kalıyor. Bu yıl koloni başına yıllık bal üretimi özellikle çiçek balında daha da düşük gerçekleşecek."
Gezginci arıcılığın ivme kazanarak yaygınlaşmasının arıcılığın gelişimini sağladığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 1994 yılında 54 bin 908 ton olan bal üretimi, 2013 yılına kadar yüzde 72,5 artışla 94 bin 694 tona yükseldi. Bu dönemde koloni sayısı yüzde 75,4 artışla 3,79 milyondan 6,64 milyon adede çıktı.
Bugün ülkemizde polen ve arısütü gibi ürünlerin pazarının oluşmaya başlaması, propolis ve arı zehiri gibi ürünlerin ticari olarak üretilebileceğinin tartışılması bu gelişmişliğin önemli bir göstergesidir. Arıcılıktaki bu gelişmeler ülkemiz arıcılığını daha çağdaş boyutlara taşınmasına katkı sağlayacağı gibi tüketicilerin daha sağlıklı arı ürünleri almasına da olanak tanıyacaktır."
-Türkiye'nin potansiyeli var-
Türkiye'nin dünyada az görülür bir coğrafyaya sahip olduğunu, farklı iklim şartları ve bunun sonucu oluşan zengin floranın bütün dünyayı kıskandıracak şekilde arıcılık için önem kazandırdığını belirten Bayraktar, "kimyasal ilaç kullanılmadığı, tarımın yapılmadığı, hatta araçların ulaşamadığı, bu nedenle organik bal üretiminin yapılabileceği yerlere arılar gidiyor. Buralara arılarını götüren arıcıların binlerce değişik özellikte çiçekten elde ettikleri ballar, tadı, rengi, kokusu, aroması, hatta her derde şifa değerleri ile ayırt edici özelliklere sahiptir. Bu nedenle ülkemizde zengin flora olan birçok yörede üretilen balların kalitesi tartışılmazdır" dedi.
-Hasar tespiti gerekli-
Bayraktar, çeşitli afetlere maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri en az yüzde 30'un üzerinde zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin aldıkları düşük faizli zirai kredi borçlarının bir yıl ertelendiğini hatırlattı.
Arıcıların bulundukları yerdeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık il ve ilçe müdürlüklerine giderek başvuru yapmaları, içinde ziraat odalarının da bulunduğu Hasar Tespit Komisyonları marifetiyle zararı tespit ettirmeleri gerektiğini bildiren Bayraktar, "bitkisel üretimde olduğu gibi arıcılıkta da yüzde 30'un üzerinde zarar veya ürün kaybının tespiti halinde, bu üreticilerimizin kredi borçlarının ertelenmesi mümkün olacak" dedi.
0 Yorumlar